Site Overlay

Overthink Üzerine Bir Overthink

Çok düşünmek hayatımda o kadar geniş bir yer kaplıyor ki, üzerine bir şeyler yazma ihtiyacı duydum. Ancak yazmaya karar verdiğim anda çok düşünmeyi nasıl tanımlayacağımı bilemedim. Aklıma gelen ilk kelime “kalabalık” oldu. Kalabalık istilası… Herkeste böyle mi bilmiyorum ama istila olduğunu anlayana kadar içinde olduğumu fark edemiyorum ben. Vardığı yeri farkettiğimde ve başlangıcını unuttuğumda anlıyorum bir istilanın içinde olduğumu. 

Evimizi basan bir kalabalık olduğunda ve bu kalabalık artık yaşam alanımızı daralttığında nereden geldiğini, hangi kapıdan girdiğini görebiliyoruz. Ancak zihinde bu böyle işlemiyor. Kafamdaki boşluklara yerleştiğinde, hangi kapıyı açık bıraktığımı unutuyorum şahsen. Çünkü unuttuğum o kapıdan sonra diğer kapıları kendileri açıyorlar. Bu kontrol edilemeyen bir böcek saldırısı gibi zihnimde. Aslında böceklerin yaptığı şey saldırı değil. Sadece oraya konuşlanmak, hayatta kalmak ve üreyip bütün boşluklara yumurtalarını bırakmak. Sonra o yumurtalar da hayat bulur ve başka yumurtalar bırakır. Sonra o yumurtalar da hayat bulur… ve bu böyle devam eder.

Düşüncedeki “istila” halinin tam olarak buna benzediğini düşünüyorum. O anda düşüncelerin hayatta olanlarının içinde debelenirken, ileride yaşamaya başlayacak olan yumurtalarını henüz fark edemiyoruz. Uygun bir konu geldiğinde o yumurtalar da çatlayacak ve yaşamaya başlayacaklar. Biz ise bir önceki istila anından kalanlar mı yoksa daha evvelden kalanlar mı olduğunu ayırt edemeyeceğiz. Zaten böyle anlarda geldikleri yere kafa yormaktan çok, içinde debeleniyor oluyoruz. Sanırım içinde debelenmek de yeni yumurtaları doğuruyor. Sonrasını zaten biliyorsunuz.

Bu noktada ister istemez şunu sorma ihtiyacı duyuyorum; İçinde bu denli debelenmek, doğacak yeni tohumları ekiyorsa, bu debelenmenin içinden nasıl çıkabiliriz? 

Buna -şimdilerde oldukça popüler olan- spiritüalizm, meditasyon cevabını veriyor. Yapabilen için iyi niyetli bir cevap.

Peki ya yapamayanlar?

Ben evimde koca bir böcek istilası varken, bunların tam ortasında öylece oturup üzerimde gezinmelerine kayıtsız kalamıyorum maalesef. Nefes almak bir-iki saniyeliğine kaşıntıyı durdursa da, böceklerin üstümde gezinmesini engelleyemiyor. Her küçük adımlarında vücudum tekrar hatırlıyor kaşınmayı. İşte tam da bu noktada onlara uyumlanmak ve üzerimde gezinmelerine müsade edebilmek, koca bir yalana dönüşüyor benim için.

Uyumlanmaktan önce, kendimi duyabilmeyi öğrenebilmek için üstümde gezinmedikleri bir alana ihtiyacım var. Spiritüalizm neden bundan bahsetmeden direkt ikinci aşamaya geçiyor?

Herkes gerçekten bu kadar kaşınırken bir anda durup uyumlanabilir mi sahi? Neden şeytan azapta gerek? Her şeyin bir şekilde içimizden yansıdığına hemfikirim. Ancak bu keşfedilene kadar yoğunluğu rahatlatabilmek için dışardan bir yardım olmamalı mı sahi? Ben boş bir oda bulana kadar yalnızca kaşınmayı düşünebilirim, nefesimi değil. Yapabilene ne mutlu. Ancak biraz da yapamayan için o boş odayı bulmasına yardım etmek gerekiyor gibi. 

Yapabilen yapamayanı anlamıyor, yapamayan ise bu başarısızlık hissiyle konunun konuyu açtığı o çok düşünme haline geri dönüyor. Başarısızlık hissinin bırakabileceği yumurtalardan bahsetmiyorum bile…

Sanırım tam olarak burada yardıma inanıyorum ben. Profesyonel yardım ya da destek olarak yardımı olduğunu düşündüğünüz her şeye… Bir anda bütün evi temizlemeye değil belki ancak oda oda gitmeye. Günümüz kişisel gelişimin, “pozitif zorbalığından” çok, huzurlu boş bir odayı yaratabilecek desteğe inanıyorum. Çünkü herkes bunu bir nefeste ya da tek başına bulmak zorunda değil. Hatta herkes aydınlanmak zorunda da değil. 

Boş odaya aydınlanmış/aydınlanmamış herkesin hakkı olduğunu düşünüyorum. Üstümüzde böceklerle savaşırken o boş odanın kapısını kendimiz bulmak zorunda olmayışımızı kabul etmek, hatta bu durumda boş odanın kapısının bile aklımıza gelemeyişini normalleştirmek… Yardım istemek. Kapıyı bize gösteren ve aralayanlara izin vermek…

Tek başına bu istila çarkını durdurabilmek nasıl kutlanılan bir şeyse, bize göstereni davet edebilme iradesi de kutlanılan bir şey olmalı. Kafamızın içinde konu konuyu açtığında, evimizden fersah fersah uzaklaştığımızda bize tekrar evimizi hatırlatan her destek kutlanmalı. Bu sene -kendi adıma- yıllardır gözümün önünde olduğu halde bir seçenek dahi olamayışını farkettiğim en önemli şey buydu. Destek…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir